Mikrobiyota ne demek?

Mikrobiyota ne demek?

Mikrobiyota, 2007 yıllarında başlayan ve ABD ve Avrupa’da yürütülen iki büyük çalışma sonucunda anlayabildiğimiz bir noktaya geldi. Bu çalışmalardan önce normal flora diye bildiğimiz ama sonra bunun bildiğimizin çok ötesinde çok farklı türler içerdiğini, inanılmaz bir çeşitliliği olduğunu ve birçok sağlık ve hastalık durumuyla da ilişkili olduğunu öğrendik. Bu çalışmaların yapılmasını mümkün kılan şey aslında teknolojideki gelişmeler oldu.

Mikrobiyota ve metabolizma

Mikrobiyotanın ilişkili olduğu durumlar arasında metabolik durumlar ve hastalıklar var; diyabet, obezite, kardiyovasküler hastalıklar, bir takım sinir sistemini ilgilendiren davranış ve bilişsel bozuklukları ilgilendiren durumlar gibi. Bunların arasında otizm, depresyon, anksiyete de yer alıyor. Ayrıca bir takım romatizmal hastalıklar, bağ dokusu hastalıkları da var ilişkili olduğu düşünülen. Ama benim hep uyardığım bir konu var; ilişkili olmak her zaman nedensel olmak demek değildir. İnsan çalışmalarında sebep-sonuç ilişkisini göstermek zor. İnsanlarda deneyler yapılamıyor.

İlişkileri toplayıp güçlü ilişkiler elde edip burada nedensellik olabilir diyorsunuz. Nedensellik çalışmalarının çoğu hayvanlarda yapılıyor. Bu çalışmalarda ciddi nedensellik ilişkileri var. Ama uyarmak lazım, hayvan deneylerinde elde edilen her şey insanlarda yüzde yüz çalışacağını söyleyemeyiz. Ama bugün elimizde, en azından mekanizmalarını açıklayabilecek kadar bilgimiz var.

Mikrobiyota metabolik hastalıklar ilişkisi

Neden metabolik hastalıklarla ilişkili olabileceğini artık daha iyi biliyoruz. Öncelikle bildiğimiz bir şey var; çevresel faktörler bağırsaktaki mikropları şekillendiriyor. Doğum sırasında anneden, hastanede doğduysak hastaneden, yakın çevrede temasta olunan insanlardan aldıklarımız bizim mikro organizmamızın şekillenmesine katkıda bulunuyor. Bunlar aslında genetikten daha önemli faktörler. Yani bu anlamda eğer doğru bir çevrede büyüyorsanız mikrobiyotanız için iyi bir durum oluyor.

Ama doğru mikroorganizmaları almazsanız iyi bir sonuç olmayabilir. Mesela hastanede doğum iyi bir etki yaratmayabilir. Esas kritik ve bilinen şey ise, bizim perinatal dediğimiz dönemdir. Bu, doğumdan önceki 15 gün ve doğumdan sonraki 1 ayı kapsar. Yapılan çalışmalara göre bu süre kritik görünüyor. Bu dönemde kullanılan antibiyotikler ya da anne tarafından alınan başka ilaçların bebeğin mikrobiyotasını etkileyip onda kalıcı metabolik bir takım bozukluklara neden olma olasılığı var.

Mikrobiyota ve obezite bozuklukları 

Bunların arasında diyabet, obezite gibi bir takım bozukluklar sayılıyor. Dolayısıyla bu dönemdeki antibiyotik kullanımına çok dikkat edilmeli. Doktor tarafından önerilmedikçe ve kesinlikle gerekli olmadıkça o dönemde ilaç kullanımından kaçınmak gerekiyor.

Gıdalar ise ana şekillendirici faktörlerden bir tanesi. Çünkü yediğiniz gıdalar onlardaki mikropların da besin kaynaklarıdır. Siz onları seçiyorsunuz aslında. Dolayısıyla eğer doğru beslenebilirseniz, doğru ve sağlıklı bir mikrobiyotaya sahip olma ihtimaliniz yüksek. Doğru ve sağlıklı beslenmek ne demek? Aslında bunu tam olarak bilmiyoruz. Bununla ilgili çalışmalar sürüyor. Bildiğimiz bir takım veriler var; bazı belirli bakterilerin bulunmasının sağlıklı bir şey olduğunu biliyoruz. Bir de bu bakteriler tarafından sentezlenen bazı metabolikler var; kısa zincirli yağ asitleri gibi. Bunların miktarı fazla ise bunun sağlıklı bir şey olduğu düşünülüyor. Bunlar bildiğimiz şeyler ama onun dışında çok fazla şey bilmiyoruz henüz.



« Anasayfa